Peygamberimize izafe edilen mucize iddialarından birisidir. Peygamberimizin göğsünün yarıldığına dair iddialardan hiç birisi doğru değildir. Peygamberimizin dört kez göğsünün yarıldığına dair iddialar vardır. Bunlardan ikisi genelde dillendirilir, ikisi hiç dillendirilmez. Birisi üç yaşlarındayken sütannede bulunduğu sırada, birisi on yaşlarında, birisi Hira’da hemen vahiyden önce, birisi de risaletten on yıl sonra. Dikkat ederseniz dört ayrı zaman diliminde var.
Birinci çelişki; göğüs yarılması hadisesiyle ilgili anlatıların çocuk yaştaki ve risaletten on yıl sonra olanı genelde kabul edilmiş, arada iki tanesi es geçilmiştir. İkinci çelişki ise göğüs yarılması hadisesiyle aslında anlatılmak istenen Peygamberimizin kalbinin yarıldığı; içindeki şeytani kir ve vesveselerden temizlendiğine dair yani manevi bir operasyon geçirdiğine dair iddiadır. Bu iddiayı akılla veya risaletle düşünebilmek mümkün değildir. Çünkü iddianın bir ayağı ve en önemli zaman dilimi Peygamberimizin üç yaşındaki böyle bir hadiseyi yaşadığına dair iddiadır. Oysa üç yaşındaki çocuğun kalbinde bir şeytani vesvese ve kir olması mümkün değildir. İkincisi Peygamberimiz risaletten on sene sonra böyle bir operasyon geçirmiş, o zaman soruyu şöyle sormak gerekmez mi; madem bir operasyon geçirdi ve kalbi temizlendiyse on yıl boyunca demek ki baya bir vukuat işlemiş ki Allah böyle bir operasyona tabi tutmuştur. Dolayısıyla bu iki döneme ait rivayetleri bizim klasik tefsircilerimiz veya rivayetten hareketle siyeri anlatanlar dillendirdikleri için söyledim ki; bunların hiç birisini Resulullah’ın siretiyle veya nübüvvetiyle dillendirmek mümkün değildir. Madem mümkün değildir, bu iddiaların esin kaynağı nedir? Zerdüşt’ün başından geçen hadisedir. Nitekim Gatalar’ı okursanız; Zerdüşt otuz yaşlarında peygamberlikle görevlendirilir ama önce bir melek eşliğinde göğe çıkarılır, burada aynen ama aynen peygamberimizin başından geçen hadisenin aynısı Zerdüşt’ün başından geçmiş hadise olarak zikredilir. Sadece aradaki fark şudur: Zerdüşt’ün göğsü yarılıp kalbi temizlendikten sonra melekler yani feriştehler onun kalbini, yani yarık izini bakırla kapatıyorlar, bizimkisi ameliyat dikişiyle. Rivayeti uyduran bakırı düşünememiş, dikiş izi olduğunu düşünmüş.
Prof. Dr. İsrafil Balcı