Piyasadaki Kuran Tefsirleri Ne Kadar Güvenilir?

0
3.159 views

Kuran tefsiri diye piyasada satılan birçok kitabın “esbabı nuzul” hikâyeleriyle doldurulduğunu görüyoruz. Diğer yandan bu hikâyelerle, Kuran ayetleri sanki belli bir olay için inmiş; bölgesel, sınırlı bir zaman dilimine hitap ediyormuş gibi bir hava da oluşturulmaktadır. Bu da Kuran’ın evrenselliğini ve her döneme hitap eden yönünü gölgeleyen bir yaklaşımdır. Kuran’ın izahları bir zaman dilimine ve tek bir hikâyeye indirgenemez. Kuran’ın “tüm âlemlere bir hatırlatma” olduğunu söyleyen 81-Tekvir Suresi 27. ayeti ve Kuran’ın “tüm insanların doğruya iletilmesi için” indirildiğini söyleyen 2-Bakara Suresi 185. ayeti bu anlayışı yalanlar. Allah istediği zaman Kuran ayetlerinin iniş sebebini yine Kuran’da anlatmıştır. Örneğin “Sana soruyorlar, de ki” şeklindeki ayetlerde, sorulara karşılık olarak Kuran’ın ayetlerinin indiği yine Kuran’da bellidir. Allah’ın açıklamadıkları bizim için gereksiz olanlardır; din adına gerekli olan her şey Kuran’dadır. Kuran’ı yetersiz görenler ne yazık ki uydurmalara müracaat etmiş ve Kuran’ın berrak sesinin kötü frekanslarla karışmasına sebep olunmuştur.

Kuran, Dünya’nın geoit şeklinden ceninin anne rahmindeki oluşumundan denizlerin altındaki suların karışmamasına kadar birçok konudaki izahlarıyla, 1400 yıl öncesinden, günümüz biliminin son asırda fark ettiği birtakım gerçekleri en güzel şekilde anlatarak mucizelerini sergiler. Kuran’ın tefsirini hadislerden hareketle yapmaya kalkanlar ise İbni Kesir’in Bakara Suresi’nin 29. ayetinin ve Kalem Suresi’nin 1. ayetinin tefsirinde, aşağıdaki mantık dışı açıklamasında olduğu gibi komik durumlara düşmüşlerdir:

“Allah, yarattıklarını yaratmak isteyince ince sudan buhar meydana getirdi. Buhar suyun üzerinden yükseldi ve bu yükselen şeye yükseklik manasında gök dedi. Sonra suyu katılaştırdı ve ondan bir tek yer meydana getirdi, sonra bu yerleri parçaladı ve onları iki günde; pazar ve pazartesi günü yedi yer haline getirdi. Yeri balığın üzerinde yarattı ki balık Allah Teala’nın Kalem Suresi’nde: ‘Nun ve Kaleme andolsun ki…’ diye söz konusu edilen Nun balığıdır. Balık sudadır. Su ise kayalığın üzerindedir. Kayalık ise hiçbir bitki bitirmeyen büyük bir taşın üzerindedir. Taş ise bir meleğin sırtındadır, melekte bir kayanın üzerindedir, kaya rüzgârdır. İşte Hz. Lokman’ın ‘Ne gök vardı, ne yeryüzü, balık hareket etti ve kımıldadı, yeryüzü sarsıldı ve üzerine dağlar çekilerek durduruldu. Bunun için dağlar yeryüzünün üzerine oturtulmuştur’ diye bahsettiği kaya budur.” (İbni Kesir, Kuran Tefsiri)

Kuran’ın dışındaki kaynakların dindeki otoritesini reddetmeden, dünyanın balığın üzerinde durduğunu iddia eden görüşlerden kurtulmak mümkün değildir. Aynı tablodan rahatsız olan Mehmet Akif Ersoy bakın şiirleriyle bu durumu nasıl yeriyor:

Hani vaiz diye geçinen maskara şeyler var ya
Der ki bir tanesi peş-tahtayı yumruklayarak:
Dinle, dünya neyin üstünde duruyor hey avanak!
Yerin altında öküz var, onun altında balık;
Onun altında da bir zorlu deniz var kayalık,
Öteden Kürd atılır: Doğru mu dersin be hoca?
Ne demek doğru mu dersin? Gidi cahil amuca!
Sözlerim basma değil yazma kitaptan tekmil
Kim inanmazsa kızıl kâfir olur böylece bil.
(Safahat)

Başka bir şiirinde Mehmet Akif maskara diye nitelendirdiği tipe şöyle çatar:

Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun.
Yıktın da din-i mübini yeni bir din kurdun.

Mehmet Akif bu din adamı tipini yererken hiçbir zaman ümitsiz değildir. Aşağıdaki mısralarda ise uydurmalara karşı çözümünü şöyle dile getirir:

Doğrudan doğruya Kuran’dan alarak ilhamı.
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.

WordPress › Hata