Şii-Sünni Ayrımı Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

0
2.732 views


Şii Sünni ayrımının kökeni siyasidir. Sahabe arasındaki ilk siyasi tartışmalar bu ayrışmanın ilk nüvesini atmıştır. Şiilik Hz. Ali ve evladının siyasal hak savunusu üzerinden kan bağını kutsamıştır. Önce parti, sonra mezhep, sonra akide ve dine dönüşmüştür. Şiilik imamet ve mehdiyet mitolojisi ile kendine özel bir akide inşa etmiştir. Sünnilik de Şiiliğin geçtiği aşamalardan geçmiş, Şiiliği taklit etmiştir. Birbirlerinin kötü taraflarını almışlardır. Abbasiler Emevi Arapçılığını ve rivayetçiliğini miras almışlar, bu mirasın üzerine birlikte yıktıkları Emevilerin Şiadan ayrışmak için ki Emevileri yıkarken Şia ve Abbasiler ittifak yapmışlardı. İttifak ile Emevileri yıktılar fakat daha sonra Abbasiler müttefikleri olan Şiayı, Ali evladını ve onların sevenlerini, hizbini devre dışı bırakmak için Abbasi ideolojisi kurma ihtiyacı hissetmişlerdir. İşte bunun üzerine Emevilerden miras aldıkları taklitçi rivayetçiliği bir ideolojiye dönüştürmüşlerdir. Sünnilik önce hizip, sonra mezhep, sonra da akide olmuştur, Abbasi Sünniliği… Abbasi Sünniliği maalesef güya Sünniliğin ana akımlarından birinin kurucusu ilan edilen büyük imam Ebu Hanifeʼnin de katilidir. Ebu Hanifeʼyi hapsedip, yetmiş yaşında iken her gün yüz sopa atıp, daha sonra da zehirleyerek öldüren Abbasi halifesi Ebu Cafer Mansurʼdur. Yani bugünden göründüğü gibi değildir. Bizde din hurafelerin üzerine, tarih yalanların üzerine bina edilir. Yani din biriktirilmiş hurafelerden, tarihimiz ise biriktirilmiş yalanlardan oluşur. Onun için bunların en baştan itibaren yeniden öğrenilmesi elzemdir. İsrailiyyat ve mesihiyyata dayalı rivayet çoğunluk yani cemaat, ehli sünnetin de cemaati var (velcemaat), çoğunluk kuralına dayalı gücü kutsayan hilafet ve Kurʼanʼa paralel din ilan edilerek sünnetullah yerine ikame edilen geleneksel sünnet, gelenek sünnet mitolojisi, sonradan buna Hint dinlerini tasavvuf adı altında da eklemişlerdir. İşte Sünnilik bütün bunların koalisyonudur. Yani Emevilerden alınan rivayet dini, ondan sonra ehli sünnet vel cemaat adıyla çoğunluk putu ki Kurʼan çoğunluğu hiçbir yerde övmez, her yerde yerer. Kurʼanʼda çoğunluk övülmez. Üçüncüsü de buna yine ilave edilen sünnet adı altında paralel bir Kurʼanʼdır. Dolayısıyla bu sünnetin Allah Resulü ile alakası yoktur. Allah Resulüʼnün sünneti Kurʼanʼı iki ayak üzerine kaldırmaktı. Kurʼanʼdı onun sünneti…
Şii Sünni ayrışması şu anda bin iki yüz yıllık bir kan ve kin davası, din davası kılığında pazarlanmaktadır. Özetle durum budur. Nasıl kurtuluruz? Herkesin seveceği yalan cevap var bende… O da şu: ümmetin vahdetiyle. Bu sahte bir cevaptır. Herkes sever bu cevabı fakat bu cevap yalandır. Ümmet yok ki vahdeti olsun. Peki sorunun parçası olanların sevmeyeceği doğru cevap nedir? Bu cevabın şu üç ayağı vardır:
1. Allahʼın bizim için seçtiği İslam isimlendirmesine razı olursak kurtuluruz. “huve semmâkumu-lmuslimîne/O sizi Müslüman olarak isimlendirdiˮ(Hac Suresi 22/78) diyor Kurʼan. Biz kendimizi mezhebimizle değil de İslam ile isimlendirmeye razı olmak şartıyla kurtuluruz.
2. İndirilen din ile uydurulan dini, vahiy ile kültürü ayırıp, dini aslına döndürüp kaynağı birleyerek kurtuluruz.
3. Fıtrata, ahlaka, akla, bilince, iradeye, vicdana, merhamete, ilme, öz eleştiriye, hayata, doğaya ve insanlığa yeniden dönüp, bunlarla barışarak kurtuluruz.

Mustafa İslamoğlu

WordPress › Hata